Burhanettin Akdağ / Al Beni Kollarına Ey İstanbul!

Al Beni Kollarına Ey İstanbul!

Ah İstanbul'um, her düşündüğümde seni
Kapılır sürüklenirim heyecanlı girdabında
Başım döner, soluğum kesilir
Alır beni benden, yedi tepenin esrarı.

___Kara kirli, soluksuz havasında yıkanırım
___Caddelerinde gezinirken gün boyu
___Serinlik üfürürken gizemli tepelerin
___Özlem serpiştirirler yollarıma
___Kulaklarım derin iniltisini duyar
___Yapraklarının hışırtılı çağrılarının.

İliklerime doluyor doyumsuz ferahlığın
Yemyeşil mahzun Beykoz tepelerinden.


Köprülerin aşırır beni her gün karşılara
Uygarlıkların beşiği siluetler arasından
Kaybolurum tarihinin egzotik derinliklerinde
Görülebilir mi böylesi ihtişam ötelerde?

___Yükselip birkaç dakikada zaman tünelinden
___Kıtaları bir çırpıda aşmanın coşkulu hazzı var
___Ardımda bıraktığım gözü yaşlı kara parçası
___Hüzün eker, sancılı nağmeler bırakır
___Dönüşümü beklerken sokak aralarına.

Gürül gürül akıyor zamandan tarih sayfaları
Boğazındaki gerdanlıkların kuleleri arasından.


Ada yazında, yalnız gecelerdeyim bazen
Uykulu mahmur vurur gözlerime pırıltılar
Uzaktaki şehrin yorgun kıpırtılarında
Raks eder salınır ışıktan şövalyeler
Oynaşırlar karanlıktaki korku bulutlarıyla
Denizde tayf olmuş şavkı, semadaki gergefin
Keskin çam kokusunda solurken iyotlu dalgaları
Uzaktaki motorun patlak çıkan sesiyle yarışır
İnatçı ve muzip kahkahalarım.

___Karanlık basmış lacivert salınmalarda
___Koyu denizi beyaz hırslarla yarıyor son ada vapuru
___İskeledeki gece yarısı izdihamı, rengarenk
___Didinip savruluyor telaşlı kalabalık, itiş kakış
___Varmak istiyor bir an önce balkonuna
___Gün yorgunu bedenindeki son güç kırıntısıyla.

Ağır ve bezgin vuruyor kıyıya, uyuşuk dalgalar
Zorlukla yol bularak devasa tekneler arasından.


Boğazın daralıp sıkıştığı boğumlardayım
Anlatılmaz bir sessizlik, korkulu yamaçlarda
Balıkçının çökmüş avurtlarıyla, yercesine soğurup
Öfkeyle havaya savurduğu sigaranın dumanından
Helezonlar çizerek karanlığa karışıyor umutlar
Yanık nağmeler fon veriyor titrek fenerlere
Ağlatıyor balıkları, bu son ölüm danslarında
Nafile elbette, çaresiz ve güçsüz sıçramalar.

___Karaltılı bir hüzün köşesi beliriyor kıyıda
___Kalafata çekilmiş mavnalar, boynu bükük
___Geçen teknelere gıptalılar üzüntüyle
___Islak kumsalda, salaş baraka önündeki taburelerde
___Kaçınılmaz kaderin yorgun bakışları var.

Umutsuzluk çınlıyor kasvetli simsiyah karanlığa
Tenekede yanan odunların sancılı alevinden.


İşte, yine dalıp gittim farkında olmadan
Uçsuz bucaksız okyanusuna, ey İstanbul
Kesiliyor gücüm kuvvetim seyrederken seni
Nice tarihlerle baş etmiş sonsuzluk deryam
Anlatılmaz hazlarla bezenmiş lalezarım
Ne sen doyabildin benimle oynaşmaya
Ne ben becerebildim
İhtişam ve azametinle yarışmayı.


___Uyut beni sevdalı yüreğinde, bırakma
___Sar gizeminle, sende sonlansın ömrüm
___Doyamam ömrüm bitse de sana
___Yak beni dayanılmaz hasretinle
___Al beni kollarına, ey İstanbul!


(25.07.2006)
 

Burhanettin Akdağ

 
SELLUKA ŞİİR SOKAĞI
 

----------

1-"ARMADA TİYATRO 2010 YILI RAMAZAN ETKİNLİKLERİNE BAŞLADI...KAVUKLUNUN KISMETİ İLE PERDELERİNİ AÇIYOR...BEKLEYİN GÖRECEKSİNİZ...

----------

 
ZİYARETÇİ İSTATİSTİĞİ
 
 
Bu sayfayı eMail ile tavsiye et!
Alıcının eMail Adresi:

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol